....AŞİRE MİRDESA...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
....AŞİRE MİRDESA...

TARİHİN ŞANLI AŞİRETİ
 
HomeLatest imagesXwe register bikeTêkeve
Bigere
 
 

Display results as :
 
Rechercher Advanced Search
Latest topics
» Derneğimizin yeri
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeFri Feb 15, 2013 8:46 pm by mirdesiLi

» Soyisimlerimiz
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeFri Feb 15, 2013 8:38 pm by mirdesiLi

» DİROKA(TARİHİMİZ)
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Oct 23, 2011 2:41 am by mirdesiLi

» İŞTE HABER
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Aug 22, 2010 3:15 pm by mirdesiLi

» dernek kuruldu
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Aug 22, 2010 3:11 pm by mirdesiLi

» terikan veya terkan isminde anlılan aşiret mirdestir
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Aug 01, 2010 7:26 pm by mirdesiLi

» NEDEN BİRLİK VE BERABERLİK OLMASIN NEDEN .....!!!!
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Jul 25, 2010 10:31 pm by mirdesiLi

» OSMAN SABRİ VE KÜRT HAREKETİ
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Jul 04, 2010 11:55 pm by mirdesiLi

» İŞTE AŞİRETİMİZİN İÇİNDE GEÇTİĞİ BİR YAZI DAHA
ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSat Feb 06, 2010 4:34 pm by mirdesiLi

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Ortaklar

 

 ŞANLIURFA TARİHİ

Go down 
NivîskarNûçe
A_F_Ş_İ_N
Admin
A_F_Ş_İ_N



ŞANLIURFA TARİHİ Empty
MesajSernav: ŞANLIURFA TARİHİ   ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSat Mar 28, 2009 11:59 pm

Tarih

Asur'lulardan beri adı bilinen Urha kenti, Büyük İskender'in haleflerinden Selevkos (Seleucus) zamanında Edessa adıyla yeniden kurulmuştur. Eski Orta Doğu uygarlıklarının kültürel mirasını Yunan-Roma dünyasına aktarmada önemli bir rol oynamıştır.

MÖ 130'dan MS 242'ye dek Urfa, Osrhoene Krallığının başkenti olarak Kuzey Suriye'ye egemen olmuştur. Osrhoene kralı Abgar rivayete göre İsa'yla mektuplaşmış ve Hıristiyanlığı kabul etmiştir. MS. 3. yüzyılda kentte kurulan Urfa Akademisi, Yeni-Eflatuncu felsefe alanında Antik dünyanın en önemli eğitim kurumlarından biri olmuş, daha sonra İslamiyet bünyesinde gelişecek olan medrese kurumunun ilk modelini oluşturmuştur. Bölgede bu devirde konuşulan dil, bir Sami dili olan Aramice'dir. Aramice'nin Urfa lehçesi, Urfa Akademisi sayesinde geniş bir yaygınlığa kavuşarak Süryanice adını almıştır.

Kent 400 yıla yakın Roma/Bizans yönetiminde kaldıktan sonra 639'da İyad bin Ganem komutasındaki Arap orduları tarafından fethedilmiştir. Ancak 400 yıl süren bu ilk İslam egemenliği döneminde Urfa Hıristiyan karakterini korumuş ve Süryani kültürünün en önemli merkezlerinden biri olmaya devam etmiştir. Emevi halifeleri bölgedeki iktidar merkezlerini, Urfa yerine komşu Harran'da kurmayı tercih etmişlerdir.

1087'de Urfa'nın Türklerce fethinden kısa bir süre sonra kent bu kez Haçlılar'a teslim olmuş ve 1098-1146 arasında Fransız kökenli Edessa Kontları tarafından yönetilmiştir. Bugün kentte bulunan anıtların bir bölümü bu dönemden gelir. 1146'da Musul Atabeyi İmadeddin Zengi, peşinden Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi Urfa'yı ele geçirmiştir. 1517'de Osmanlı idaresi kurulmuştur.

Birinci Dünya Savaşından sonra Urfa 30 Ekim 1919-11 Nisan 1920 tarihleri arasında Fransız işgali'nde kalmıştır. 20. yüzyıl başında kent nüfusunun %36'sını oluşturan Süryani ve Ermeniler, bu dönemde kentten ayrılmıştır. Eski şehir içinde ayrı bir mahalleye sahip olan Yahudiler de 1950'li yıllarda İsrail'e göçerek Urfa'yı terketmiştir.

İl nüfusu Türkler, Araplar ve Kürtlerden oluşmaktadır. Urfa şehri güneydeki Arapça ve kuzeydeki Kürtçe dil alanları arasındaki sınırın üzerinde bulunur, buna rağmen kent nüfusunun ufak bir kesimi gündelik hayatta Arapça ve Kürtçe konuşur. Araplar ve Kürtler kendi diilerini çoğunlukla aile içerisinde konuşmakla birlikte gündelik hayatta ortak ve resmi dil olan Türkçe konuşmaktadırlar. Bu tezat, kentin yerlilerinin çoğunluğunun Türk olması ve bu yüzden günlük hayatta iletişime Türkçenin hakim olmasından kaynaklanmaktadır. Türkler ise anadilini konuşur ki Urfa şivesiyle konuşulan Türkçenin, 'Çağatay Türkçesi'ne mensup olduğu, Kerkük Türkçesiyle benzeştiği akademik çevrelerce zikredilmektedir. Sözgelimi, bögin köynüme bi ataş düşti, benzim soldı baharım tufan oldı, ne edim neçe zaman geçti, men razı degilem halımdan ...

Neden "Şanlı" Adı Verildi?

Birinci Dünya Savaşının bitiminden sonra bir süre bir İngiliz garnizonu barındıran Urfa, 30-31 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edilir. İşgal kuvveti 100 kadar Fransız, ve daha çok sayıda Müslüman sömürge askerinden oluşmuştur.

Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti örgütlenir ve ayaklanma hazırlığına girişir. 29 Aralık'ta Urfa'ya atanan Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ali Saip Bey Siverek'e giderek buradaki aşiretlerin desteğini sağlar. Aşiret kuvvetlerinden oluşan bir birliğin başında 7 Şubat 1920'de Urfa yakınlarındaki Karaköprü köyüne gelir. Fransızlara şehri 24 saat içinde boşaltmaları için gönderilen ültimatom kabul edilmeyince Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti milisleri ile birlikte şehri işgal eder ve Fransızları yerleştikleri binalarda kuşatır. Suruç ve Akçakale'nin aşiretlerinin de katılmasıyla düşman kuvvetlerinin çok üzerinde bir kuvvet oluşmasına rağmen, savaşanların düzenli birlik disiplininden uzak olmaları nedeniyle kuşatma uzar ve çok kayıp verilir.

Kuşatmanın uzaması her iki tarafı da yıpratır ve karamsarlığa düşmelerine yol açar. Urfalılar sık sık resmi kuruluşlardan düzenli askeri birlik gönderilmesini ister, ancak düzenli birlik göndermenin Fransa'ya savaş ilanı anlamına geleceğini düşünen [Ankara] hükümet[i] buna yanaşmaz. Erzaklarını tüketen ve artık katırlarını kesip yemeye başlamış olan Fransızlar bekledikleri yardım da gelmeyince Urfa'dan şerefle ayrılmanın yollarını aramaya başlarlar. Arabuluculuk için şehirdeki Ermenilerden yardım isterlerse de Ermeniler bu konuda aracı olmayı reddederler. Bunun üzerine Fransızlar Amerikan yetimevi yöneticisi Miss Holmes'le bağlantı kurarlar. Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti ile yapılan görüşmelerden sonra birtakım şartlara bağlı olarak şehri terketmeyi kabul ederler. Buna göre şehirdeki Ermenilerin can güvenliği sağlanacak, Urfa'da ölen Fransızların mezarlarına saygı gösterilecek, ağırlıkların taşınması için yük arabaları ve deve verilecek, esirler iade edilecek ve Urfa eşrafından 10 kişi gidecekleri yere kadar Fransızlara eşlik edecektir.

11 Nisan günü Fransızlar eşraftan on kişi yerine bir teğmen komutasındaki on jandarma eri eşliğinde Suruç yolundan Carablus'a doğru hareket eder. Ancak Fransızların şehri terketmesi Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti içinde tartışmalara yol açar. Ali Saip Bey önderliğinde bir kesim, Fransızların şartlarının kabulünü içlerine sindirememiştir. Fransızların geçeceği yol üzerinde Şebeke Boğazında pusu kuran milis ve aşiret kuvvetleri geceleyin Fransızlara saldırır. Üç saat süren çatışma sonunda Fransızlar 296 ölü ve 67 yaralı verir. 140 kadar Fransız da esir edilerek Urfa'ya getirilir.

Urfalıların, işgali kabul etmemesi ve Fransızlara karşı muzaffer olması nedeniyle yıllar sonra TBMM kararıyla Urfa'ya "Şanlı" unvanı verilmiştir.

Rızvaniye Camii

Kale yamacının dibindeki düzlükte kaynayan bol ve bereketli su, tarih boyunca kutsal sayılmıştır. Çevresindeki dini yapılar kompleksiyle, bugün de, huşu duygusu uyandırır.

Parkın odak noktası 30 x 150 metre ebadındaki Hazreti İbrahim Havuzu, veya Balıklıgöl'dür. Bunun yakınında asırlık ağaçlarla gölgeli Ayn Zeliha Havuzu yer alır. Her iki havuzda yaşayan onbinlerce sazan balığı yerel halk tarafından kutsal sayılır. Ziyaretçiler balıkları besler. Dokunanın, yiyenin, yemeye teşebbüs edenin çarpılacağına inanılır.

Rivayete göre Urfa hükümdarı Nemrut, İbrahim'i bu yerde ateşe atmış, Ancak Allah'ın mucizesiyle ateş suya, yanan odunlar da balığa dönüşmüştür. Nemrut'un kızı Zeliha da kendi adını taşıyan havuzda aynı durumla karşılaşmıştır.

Göl kenarını süsleyen Rızvaniye Camii ve eklentileri 1736 tarihli olup Osmanlı valisi Rıdvan Paşa'nın eseridir. Gölün güneydoğu ucundaki Halil İbrahim Camii'ni 1211'de Eyyubilerden Melik Eşref Muzafferüddin yaptırmıştır. Bitişiğindeki dergâh ziyaret edilir. Aynı yerde daha önce Süryani mezhebine ait Meryem kilisesinin bulunduğu ve Urfa'nın en kutsal hazinesi olan mandylion, yani İsa'nın yüzünü sildiği mendil üzerinde mucizevi bir şekilde oluşan tasvirinin, yüzyıllarca burada saklandığı bilinmektedir. Kare kesitli minare 12. yüzyılda Haçlılar tarafından çan kulesi olarak inşa edilmiştir.
Ulucami minaresi

Kente dik bir tepeden hakim olan kalenin en belirgin unsuru, Korint başlıklı iki dev sütundur. Halk inancına göre Nemrut'un kurduğu mancınığın ayakları olan sütunlar, üzerlerindeki Süryanice yazıta göre, Urfa kralı "Büyük" Abgar'ın (172-212) karısı olan Şalmat ya da Selime onuruna dikilmiştir.

Kale İskender'in generali Selevkos tarafından MÖ 3. yüzyılda inşa edilmiştir.

Kent merkezi Ortadoğu tarzında son derece canlı bir Çarşı etrafında gelişmiştir. Geleneksel mimari doku kısmen yozlaşmış olmakla birlikte, sokak aralarında birçok yerde çarpıcı güzelliğe sahip eski yapılara rastlanır. En güzel eski evlerden biri Şurkav (Şanlı Urfa Kültür ve Araştırma Vakfı) tarafından restore edilen Şurkav Kültür Evi'dir. 1. dünya şavaşında düşman tarafından kurşunlanan 1175 tarihinde Musul hükümdarı Nureddin Zengi tarafından kiliseden çevirilmiştir. Daha önce çan kulesi olan minaresi sekizgendir.
Vegere jor Go down
A_F_Ş_İ_N
Admin
A_F_Ş_İ_N



ŞANLIURFA TARİHİ Empty
MesajSernav: TANITIM VİDEOSU   ŞANLIURFA TARİHİ Icon_minitimeSun Mar 29, 2009 12:03 am

Vegere jor Go down
 
ŞANLIURFA TARİHİ
Vegere jor 
Rûpel 1 ji 1
 Similar topics
-
» ADIYAMAN TARİHİ
» ŞANLIURFA GÖLPINAR KÖYÜ

Permissions in this forum:Tu nikarî bersîv bide ser mesajên li ser vê forumê.
....AŞİRE MİRDESA... :: AŞİRA MİRDESA :: AŞİRA MİRDESA KUDERE JİYİN(YAŞADIĞIMIZ YERLER)-
Biçe ser: